İdeal bir sevgili nasıl özelliklere sahip olmalı? Dürüst mü olmalı, asla yalan söylememeli mi, yakışıklı mı olmalı... entelektüel mi? Nedir?
B.C: Eren seçmiş tamam.. (gülüşmeler)
Eren: Benimki gibi olmalı; nasıl mı? İdeal bir sevgili tipinin haricinde söyleyeceğim. Çünkü “ideal tip” herkesin kafasında çok farklı. Anlayışlı olmalı diye düşüyorum... yani bazı durumlar vardır her halden durumlardan... hani anlayışlı olmalı, kendi isteklerine göre davranmamalı, karşısındakine tolerans tanımalı. Çok kıskanç olmamalı.
Ama biraz, azcık kıskanmalı mı yani?
Eren: O da olmasın bence, ben öyle kıskançlıktan çok hoşlanmam... çünkü beni boğuyor gibi geliyor kıskanç tavırlar. Onun dışında içten bir insan olması lazım. Herkesin onu sıcak bir insan olarak görmesi hoş olur...
Yasemin: Ya nasıl söylesem... Bu soru daha önce de sorulmuştu bana. Ukala olmamalı, bana güvenmeli, benim de ona güvenmem gerekiyor tabi. Ve nasıl söylesem, karakteri oturmuş olmalı, iki yüzlülükler falan... güzel şeyler değil bunlar. Ne bileyim beni kıskanmayan... biraz kıskansın ama çok kıskanmasın... çünkü Eren’e katılıyorum, çok boğuyor insanı... niye kıskanıyorsun falan, çok kötü olur herhalde. Ben kıskanırım açıkçası... ama fazla belli etmem... içimde kalır, söylemem.
Cemre: Doğal ve dürüst olmalı. Beni merakta bırakmalı. Mutlaka merak ettiğim bir şeyler olmalı hep.
Gizemli kalmalı?
Cemre: Evet gizemli olmalı ve boyu boyuma yakın olmalı ki kendimi güvende hissedeyim.
Boyun kaç?
Cemre: 67 falan galiba. 1;67.
Kolay... standart… (gülüşmeler)
Cemre: Bilmiyorum ya, böyle sorular sorulduğunda hiç birinde aklıma cevap gelmiyor. Bir erkek nasıl olmalı? Ne bileyim rahat olabileyim yanında, abuk subuk yalanlar söylemesin, bir şey yapmak istiyorsa gezmek eğlenmek istiyorsa eğlensin. Açık sözlü olsun bir şey yapıyorsa gelsin suratıma söylesin. Kavga edip sonra sakinleşebilirim. Ama şey bilmiyorum yani çirkin davranışlar olmasın. Bu soruyu böyle sorunca benim aklıma hiçbir cevap gelmiyor. Ne bileyim ben anlık bir cevap veremem buna.
Grup içersinde iş bölümünüz var mı? Mesela röportajlara gittiğimizde Cemre konuşmayı sever, Eren daha arkada kalır genellikle gibi...
Cemre: Yok. Adımızda “Hepsi” zaten öyle bir iş bölümümüz yok aslında. Kim ne isterse o anda o an’a bağlı olarak yapıyor.
Tv programlarına katıldınız, röportajlara gittiniz, en eğlendiklerinizden bir tanesi? Sanırım Zaga’ya katılmıştınız ve baya hareketli ve eğlenceli geçmişti.
Yasemin :Zaga’da bir şey olmadı yaa Beyaz’da çok eğlendik. Gülüyoruz. Konuk olduğumuzu unutuyoruz orada; Beyaz espriler yapıyor biz gülüyoruz eğleniyoruz kendi kendimize.
Cemre : Zaga’da güzeldi.
Eren : Sinyal çok güzel.
Gülçin : Sinyal programına gittik araba kullandığımız böyle işte hepimiz gittik.
Yasemin: Ben rezil oldum.
Hangi hataları yaptın?
Yasemin: Ehliyeti yeni aldım. Trafiğe çıkmadım hayatımda, araba park etmedim ben. Rezil oldum, gerçekten rezil oldum. Gülçin dubaları kaldırdı ben ona rağmen park edemedim o arabayı. İşaretleri falan bildik ama ben arabayı park edemediğim için üç tane ceza aldım. Dans etmek zorunda kaldık. (gülüşmeler)
Cemre: Yaseminle Gülçin takıldı, Erenle ben; işte arabayı işaret dubalarının arasına park etmek gerekiyor, Gülçin’de inip gel gel, git diyor. Gülçin iniyor dubaları kaldırıyor bir güzel. (gülüşmeler)
Gülçin: Kukaları kaldırdım çünkü imkanı yok asla park edemez Yasemin; böyle bir şey yapmak zorundaydım yani. (gülüşmeler)
Eren: Sonuçta ben ehliyeti alalı 3 yıl falan oldu... trafikte geziyorum gerçekten güzel şekilde. Bazı tabelalar var onlar ehliyet kitabında var, trafikte yok; onları koymuşlar oradaki piste, Cemre’de benden 1,5 sene sonra aldı benden daha taze onun bilgileri, arabayı kullanan benim, cevapları veren Cemre. Allah’tan yanımda ehliyet sınavından daha yeni çıkmış yeni biri var yoksa ben yalnızca araba kullanıyorum, güzel park ediyorum... bazı levhalar var gerçekten bilmiyordum... o yüzden Cemre’ye teşekkür ediyorum buradan. (gülüşmeler) Ceza almamızı engelledi.
Peki ne kadar puanla bitirdiniz?
H.G.: Neredeyse hepsi hata. (gülüşmeler)
5 tane soruyorlardı sanırım.
Eren: Soruları bildik ama yani giderken hata yaptık bagajı açık unuttuk. (gülüşmeler) Park edemedik orada hep birlikte çok komik oldu. Kaputu açmam gerekiyor, kaputun kolunu bulamadım bagajı açtım. Sonra kaputu açtık ama bagaj açık kalmış. Öyle gitmişiz kullanmışız. (gülüşmeler) Öyle garip garip şeyler oldu
Bu arada garip bir hikaye dinledik biz.
H.G: Ne, Nasıl bir hikaye?
Karınca hikayesi.
H.G: (gülüşmeler)
Yasemin: Eren küçükken reçellerle birlikte karınca yiyormuş. (gülüşmeler)
Eren: Bahçe katında oturuyorduk. Bahçeli bir evdi. Masada mutfak masasında bal ve reçel hep dururdu. Onlar hani buzdolabına konmuyordu ve çok fazla karıncalanıyordu, karıncaların yolu vardı; şekerin ve reçelin içine girerdi. Ben de küçükken her seferinde ayıklardım çaya ve süte koyarken, reçellerden ayıklamazdım öylece ekmeğimin üstüne sürerdim karıncalarla birlikte.
Annen görmeden mi?
Eren: Annemde görüyor canım ne olacak. (gülüşmeler) Pek önemli değildi. Karıncaları da çok seviyorum... gerçekten çok seviyorum enteresan şekilde. Onlar bana enteresan şekilde tatlı geliyorlar yani çok çalışkanlar. Öyle çocukken karıncaların çok çalışkan olduklarını öğrenirsiniz ya, çocukken çizgi filmlerden falan... o şekilde işlemiş karıncalarda orda bana yabancı gelmedi uzun süre. 7 sene o evde yaşadım... orda ne güzel ekmek üstüne ayıklamadan yedim çok da yemişimdir muhtemelen karınca.
Başka çocukluk anılarınız?
Yasemin: Ben bir kere köpeğimle birlikte uyumuştum. Bizim sibirya kurdumuz vardı o zaman daha ona yer yapamamıştık bahçede... apartmanda bakıyorduk bir süre, balkonda kocaman bir kulübesi vardı. Motosiklet geçtiğinde sürekli havlıyor, susması için yanına gitmen gerekiyor... yani ben kulübeye girdim onunla, kulübeden çıkınca yine havlamaya başlıyordu ve ben kulübede onunla birlikte uyudum sabaha kadar. (gülüşmeler) Sabah uyandığımda yalıyordu beni o şekilde uyanmıştım. Çokta büyük, ben de küçüğüm...
Kaç yaşındaydın?
Yasemin: İlkokul sondaydım orta bire geçicektim. Baya büyüktü o birlikte uyumak zorunda kalmıştık onunla... iğrenç kokuyordum kalktığımda. (gülüşmeler)
Eren: Ben de kız kardeşimle, benden iki yaş küçük kız kardeşim var, annemler evde yokken evdeki birçok eşyayı kül tablası olsun, abajur olsun bir sürü eşyayı; bir tane böyle kapalı barandamız vardı hepsini oraya taşırdık... ve hepsinin üstüne bir fiyat koyardık... annemler eve geldiğinde onlara satmaya çalışırdık... böyle saçma sapan oyunlar oynardık kardeşimle. Evdeki eşyaları annemlere satıyorduk tekrardan. (gülüşmeler)
En çok ne kadar yiyebilirsin?
Yasemin: En çok bir ekmek yerim. (gülüşmeler) Ben yemek yemeği çok seviyorum ama bu sıralar yememem gerekiyor. (gülüşmeler) Baya bir kilo aldım çünkü. En çok balık ve tavuk severim. Sebzelerden brokoli yemeği severim. Bir de anneannemin yaptığı Ayşe kadın fasulyeyi, zeytin yağlı. Zeytin yağlı dolma...
Hiç yemek yaptın mı?
Yasemin: Ben yaptım.
Makarna mı?
Yasemin: Makarna yaptım. Sos yapıyorum değişik tarzlarda böyle, özel soslar yapabiliyorum. Bir de bezelye yemeği yapmıştım.