Usta tiyatrocu Haluk Bilginer’in canlandırdığı karakter, 12 Eylül darbesi gerçekleşmeden bir gün önce henüz 18 yaşındayken komaya girmiş ve 27 yıl sonra komadan uyanmıştır. Artık 45 yaşında olsa da hâlen kendisini naif bir ergen olarak hissetmektedir. Dolayısıyla yeni yaşına alışmak ve hayatın kaçınılmaz sürprizlerine göğüs germek zorundadır. Tecrübe ve bilgi eksikliği ise, talihsiz ‘gencin’ bireysel ve sosyal yaşamında en büyük sorunu olacaktır. Ama yalnız değildir! Zira Celal Kadri Kınoğlu’nun üstlendiği ‘yakın arkadaş’ rolü, imdada yetişecektir. Arkadaşının geri dönmesine çok sevinen ve kendi dünyevi tecrübelerini aktaracağı birisini bulmanın mutluluğunu yaşayan bu yakın dostun annesi ise hikâyemize renk katacak önemli şahsiyetlerin başında gelmektedir. Füsun Erbulak’ın canlandırdığı anne karakteri, eğlenceli olduğu kadar sivri diliyle de tanınan ve diğer insanların zayıf noktalarını eleştirmeyi seven biridir. Baş karakterimizin ablası da, kardeşine göz kulak olmaya çalışan ve kendi problemleriyle uğraşan renkli bir kişiliktir. Deniz Arcak’ın hayat verdiği bu karakterin problemlerini; kendisine bir sevgili bulmak, bir güzellik salonu açmak ve kardeşinin normal bir şekilde topluma ayak uydurmasını sağlamak şeklinde özetlemek mümkün. Şebnem Dönmez’in büründüğü karakter ise, abla ile kardeşin uzaktan akrabasıdır. Tam anlamıyla şımarık olan, ailesiyle yaşadığı hayattan sıkılarak akrabalarının yanına taşınmaya karar veren güzel kuzen, yeni hayatında kendi ayakları üzerinde durmayı zamanla öğrenecektir.